İstanbul BB 2-0 Galatasaray || İlk Elin Günahı Olmaz!


Tek tek transfer değerlendirmek işin kolay tarafı lakin bu transferlerin toplamda ne ifade ettiğini görmek için zaman gerekiyor. Beraber oynama alışkanlığı kolay elde edilemiyor maalesef. Bugün ilk 11'de başlayan beş, toplamda yedi oyuncu ilk kez resmi bir maçta Galatasaray forması giydi ve açıkça görüldü ki Felipe Melo, Tomas Ujfalusi gibi bireysel kalitesini gösteren isimler olsa da takım çok acemi. Fernando Muslera'nın iyi bir maç çıkarırken skor üstünlüğünü İstanbul Belediye'ye vermesi pozisyon üretmek için hangi yoldan gideceğini henüz bilmeyen Galatasaray için büyük handikaptı. Bu da tabelaya 2-0 olarak yazıldı.

Yeni bir takım dedik, bu yeni takımın en önemli parçası olması beklenen, geçen yılın en formda ve istikrarlı orta saha oyuncusu Selçuk İnan belki de bunun en net göstergesi. Keşke elimizde istatitstikler olsa da karşılaştırsak... Sanmıyorum ki Selçuk, Trabzonspor'la ortalama bir maçta topa temas ettiği kadar bugün topla oynayabilmiş olsun. Rıdvan Dilmen tabiriyle alı veri bol olan Selçuk, bu kez verince geri alacağını bilmediği isimlerle oynuyor, çoğunlukla da geri alamıyor topu. Bir basketbol takımına uyum sağlaması en uzun süren oyuncu nasıl oyun kurucuysa Selçuk'un da takım opsiyonlarını tartacak duruma gelmesi ve takımda ağırlığını hissettirmesi birkaç ayını alacaktır. Bence Galatasaray'ın acemilik sürecini atlatması açısından en önemli halkası bu.

İkinci olarak... Hakikaten mağlubiyete rağmen enseyi karartacak, moral bozacak bir durum yok Galatasaray adına. Tamam, üç puanla başlamak, mesaj vermek falan önemli elbette ama maç gidişatı dışında bireysel performansından şikayet edilecek çok fazla isim yok. İlk golde Muslera'nın hatasından önce Holmen'i boş bırakıp ofsaytı bozan ve özellikle ilk yarıda bölgesini savunmakta güçlük çeken Çağlar Birinci, zaman zaman top kayıplarıyla Sabri Sarıoğlu, bölgesini yadırgamış gözüken ve kanadını işletemeyen Emmanuel Eboue ilk bakışta sayılabilir ama sol bek hariç çoğu çözülebilir problemler. Kenarda gelen Yekta Kurtuluş'un katkısı, Sercan Yıldırım'ın hızı ve topla kat edişi de önemli sinyallerdi öte yandan. Bu açıdan kötü bir maç geride kaldı sayılmaz.

Webo, Süper Lig'deki ilk maçında golünü attı.
İstanbul Belediye ise ön alana yerleştirdiği Webo ile hakikaten geniş alan verecek rakiplere karşı sıkı bir tuzak kurmuş. Osasuna'yla La Liga'da bu işin masterını yapmış bir isim zaten. Alışılageldik bir İBB transferi olarak Süper Lig'de iş yapan bir görev adamı olan Kamil Zayatte savunmaya, kendini yere fazla atsa da attığı ters toplar ve çıkarken göze çarpan 9.4 kmlik koşu mesafesiyle Doka orta sahaya önemli ekler olmuş. Oturmuş bir ekip olduklarını gösterdiler. Abdullah Avcı, öne geçmenin avantajını da doğru zamanda Tevfik Köse'yi oyuna alıp ilk kontrada fişi çeken hamleyi yaptı. Atak başlangıcından iyi bir pozisyon çıkacağı da belliydi ki Ujfalusi ve Servet'in aynı adama gidip rakibin merkez forveti Webo'yu bomboş bırakışının golde payı büyüktü, sorumluluk özellikle sol stoper Servet'indi. 2-0 kazanan İBB, yine çok rahat bir şekilde 6-9 arası bir yerde ligi bitireceğinin sinyallerini veriyor. Adındaki belediye ne kadar antipatik gözükürse gözüksün, çok başarılı yönetildiklerini es geçmek oynadıkları istikrarlı futbola haksızlık.

Galatasaray'ın Türk Telekom Arena'da daha baskılı oynayacağı, rakibi sıkıştıracağı kesin. İç sahada fazla puan kaybı olmayacağını öngörürsek rahatlıkla telafi edilebilir bir maç ki ben boşa geçmiş bir 90 dakika olduğunu da düşünmüyorum açıkçası. Riera hazır olana kadar sola yerleştirilebilecek bir Sercan Yıldırım, orta sahaya kuvvetli bir Yekta alternatifi ve lige formda girmiş Melo ve Ujfalusi gibi iki kemik yabancı var. Muslera da yedirdiği gole rağmen iyi kaleci olduğunu gösterdi. Erken yargılara varmadan Samsunspor maçını beklemek bence en doğrusu. İlk elin günahı olmaz!

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

13 yorum:

ikihece dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ikihece dedi ki...

Bence yeni olmanın verdiği sıkıntı ve olimpiyat stadının o etkisiz havasının dışında çok büyük problem yok.İlerleyen haftalarda daha iyi bir Galatasaray olacağına inancım sonsuz ki ben genelde olumsuz düşünen biri olarak bunu söylüyorum. Riera nın da kadroda yer bulmasıyla hücumda daha iyi işler olacaktır.Muslera güven verdi. İBB'li bence Doka da iyi topçu. Bir de sorum olacak Baros'un tavrını anlayamadım sizce nedendi?

judger dedi ki...

Açıkçası ben de çok kötü sinyaller almadım ama şu konuyu merak ediyorum. İBB transferlerini ne zaman bitirdi? Bİzde 5 yeni adam var ama adamlarda da 4 tane yeni adam var. Uyum süreci, takıma alışma süreci onlarda yok mu? Adamlar belli bir taktik disiplinle oynadılar geçmiş yıllarda oynadıkları gibi. Sadece şunu merak ediyorum. Hazırlık döneminde tam saha pres yapan, rakibi afallatan takıma ne oldu? Liverpool, İnter maçlarındaki?

Adsız dedi ki...

Bir kere de su Kazim in etkisizliginden bahsetseydin be koc! Ne oynadigi pozisyonun gereklerini biliyor, ne oyunun akisina gore nereye kosu yapacagini ne de takim savunmasina katkiyi. Ustune bir de laubaliligini ve zihinsel(mental) yetersizliklerini ekle. Su mactaki Kazim ve Fatih Terimin, bunlara ragmen onu hala oyunda tutmasi bile tek basina yazi konusu. Ilgilenenler EURO 2008 deki Cek macini tekrar seyredip Fatih Terimin kenardan 'Kazimm Kazimmmmmmm!' diye yirtinirken sag kenarda hareketsiz kalip Ardanin onunu tikadigi poziyonlari inceleyebilir.

Adsız dedi ki...

Bir kere de su Kazim in etkisizliginden bahsetseydin be koc! Ne oynadigi pozisyonun gereklerini biliyor, ne oyunun akisina gore nereye kosu yapacagini ne de takim savunmasina katkiyi. Ustune bir de laubaliligini ve zihinsel(mental) yetersizliklerini ekle. Su mactaki Kazim ve Fatih Terimin, bunlara ragmen onu hala oyunda tutmasi bile tek basina yazi konusu. Ilgilenenler EURO 2008 deki Cek macini tekrar seyredip Fatih Terimin kenardan 'Kazimm Kazimmmmmmm!' diye yirtinirken sag kenarda hareketsiz kalip Ardanin onunu tikadigi poziyonlari inceleyebilir.

pclion dedi ki...

İkihece, ben de katılıyorum sana. Gerçekten hem olumlu yanların olduğu, hem de eksiklerin görüldüğü bir maç oldu. Baros bence bugün biraz şanssızdı, pasları biraz daha iyi alabilse bir gol atma şansı vardı. Kritik bölümde çıktığı için kızmış olabilir ki Engin en kötü değişiklik oldu zaten.

Judger, öyle düşünmemek lazım ama. İBB'nin kalanı senelerdir aynı düzende oynuyor, Galatasaray tamamen yeni bir takım. Geçen yıldan kalan oyuncular da bir düzenin parçası değiller, üstelik bir hoca değişti. O yüzden hazırlık süreci daha farklı olabilir.

Ati, Kazım aslında iyi top taşıdı ama pasları gerçekten çok kötüydü maçta. Aklımdaydı da her şeyi birden kusmak kolay değil bir yazıda :)

sunshine dedi ki...

Ben her şeyin iyi olacağını düşünmüyorum. Herşey aynı 2. dönemi gibi gelişiyor. Sadece yaptığı transferler biraz daha kaliteli o kadar. 2. döneminde de defansın göbeğinde sorun vardı aslında yoktu da lucescu'nun takımını bozacağım diye uğraşmıştı. Culio'yu pino'yu gönderip aydını falan takımda tutmasını zaten söylemeye gerek yok. Dün kanatlamız açık verdi çünkü iki açıkta yardıma gelmedi. Culio bu takımda kaleden başka her yerde oynardı. Yani sahaya çıkanların hepsinden fazlasını ortaya koyardı.

Adsız dedi ki...

takım olmak zordur. defans hattı ve hucum hattı tam kesin değilken nasıl takım olabilirsiniz ki?

melo kavga etse kazım da o an kızgın olsa uflasi bi an gaza gelse: 3 kırmızı görebilecek kapasitesi var takımın! dengesiz servet ve dengesiz sabriyi saymıyorum bile! Ha bide sarı kart kralı baros! :)

Bir tek dengeleyici oyuncu Selçuk var.

Olayın bu yönüde düşündürücü bence!

pclion dedi ki...

Sunshine, takımda bence de eksikler var ki burada olmasa da twitterda hakikaten çok kez yazdım ama bu takıma iyi oyuncular da dahil oldu. Fenerbahçe'yi bir adım önde görmekle beraber geçen seneki gibi bir fiyasko beklemiyorum ben.

Culio'nun gönderilmesinin hiçbir anlamı yoktu, hele sol taraf boşken ama ne yapacaksın işte... O dönem "Yabancı kontenjanı dolduruyor, yerine daha iyisini alırız" diye düşünmüş olabilirler. Arda gidince fena patladı bu ego, orası ayrı.

Adsız, benim kırmızıdan pek endişem yok açıkçası. Song da kariyerinde çok kırmızı gören bir adamdı misal. Türkiye'de o kadar çok kırmızı kart gören bir oyuncu yok, hakemler daha toleranslı bu konularda...

Adsız dedi ki...

Bu takım neden 4-4-2 oynamaz ?

İBB maçında saha dizilişine baktığımız zaman kimin nerede oynadığını anlayamıyorsunuz.Sabri'den Okan Buruk yaratılmaya çalışılmış, Eboue stoper ve sağ bek orjinli olmasına rağmen sol kanat oynatılıyor.Tabii bunda eksiklerinde payı var ama oyun içerisinde sistemin bu kadar değişikliğe uğraması ister istemez takımda erozyona sebebiyet veriyor..

Selçuk, 10 numara gibi olmasada ona benzer bir pozisyonda görev yapıyor ki bu çok yanlış, göbekte top alıp servis yapacak bir adam Selçuk, Melo ile yan yana oynamalı.Eğer bu sistemi oynayacaksanız, çok yumuşak olduğu gerekçesiyle veto ettiğiniz Diego gibi bir adamınızın olması gerekiyor..

Bu futbolcularla oynayacağınız en iyi sistem, 4-4-2 sistemidir;

Muslera
H.Balta-Servet-Ujfalusi-Eboue
Riera-Selçuk-F.Melo-Colin Kazım
Baros(Elmander)-Sercan

Selçuk geçen sene 15 asist yaptı, kime yaptı bu asistleri ? Sürekli koşu yapıp, rakip defansı yıpratan ve boş alana kaçan Burak Yılmaz'a.Bizim kadroda Burak Yılmaz adayı tek isim? Sercan Yıldırım.Pasın şiddetini fazla kaçırsan dahi, ligin en hızlı futbolcularından Sercan Yıldırım o topu yakalar, 3 pas alıyorsa en az birini gol yapar.Baros'da sürekli koşu yapan bir oyuncu (idi), hazırlık maçlarında ve İBB maçında gördük ki ayakta duracak hali yok.Form durumunu değiştirmezse, Elmander ilk 11'de yerini alır..

Bursaspor bu ligde nasıl şampiyon oldu, kısıtlı kadrosu ve 4-4-2 dizilişi ile..

Bursaspor'un kadrosuna bir bakalım;

Ivankov
Ali Tandoğan-Zapo-Ömer Erdoğan-Mustafa
Volkan Şen-Hüseyin-Ergiç-Ozan İpek
Turgay Bahadır-Sercan

Hemen hemen bu diziliş ve kadro ile maçlara çıkıp, 3 büyükleri dize getirip şampiyon oldular..

Sistem konusunda fazla macera aramaya gerek yok, bu takım tek forvet oynamaz, oynamayamaz.Liverpool maçı ve Real Madrid maçının ilk yarısında ki istek ve arzu olmadıkça da bu lige şampiyonluk göremeyiz..

uğur şenel dedi ki...

uğur yazının bazı kısımlarına katılıyorum bazılarına katılmıyorum, yeni bir takım olduğumuz kesin ama bu yeni takım yine ve yeniden tam bir takım değil,belki gecen 2-3 yıla göre daha iyi ama mnalesef takım değil mevcut zihniyetle takım olmasıda zor keza uzun süredir nedense bizde pehdahlanan bir yıldız isim hastalığı daha doğrusu adı yıldız oyuncu hastalığı Galatasarayı malesef artık bitirmeye doğru götürmekdedir keza transfer döneminde forlanlar,melolar,aboueler falanlar filanlar gecerken ne taraftar nede yönetim nede teknik heyet bu takımının geleceği olacak oyuncular üzerinde düşünmediler,takıma yapılan transferlerlede percinlendiği gibi yabancılar kale dışında maşallah 28üzeri vede düşüşdeki oyunculardan secildirler bir tane değil 2 tane değil yapılan yabancı transferinin hepsi bu yönde idi,yerli acısından takımda kalması gereken tek isim arda gidipde servetler,zanlar ,baltalar ,sabriler kalınca ve sadece selcuk alınınca yerli kalitesi yine ve yeniden yerinde saydı (zanla 3 yıl sözleşme yenilenmesi engin gibi bir dehanın transfer edilmesi ayrı komedi)

ne yapacağız sabırla bekleyeceğiz sonra yaşı zaten kemale ermiş coğu yabancımız biraz daha performans kayıp ederken bir yıl daha gececek sonra yine aynı hikaye yeniden bir takım kurma cabası ,yap - boz, yık - yap sonu yok olan klübün artan devasa borcu ama bu düzene para dayanmaz bu bozuk düzen rivayı falan kısa zamanda yer ama yine başarı gelmez..

uzun lafın kısası mevcut kadro yenidir ve oturması gerekir ama oturduğunda yine tam bir takım olmayacakdır, defans yine eksik,sol-sağ acık hiç yok , orta sahada yine oyuncu ihtiyacı var ve yine forvet ihtiyacı vardır...

sezgin tulun , rijkard,hagi-terim ..düzen aynı değişen hiç bir şey yok...

Adsız dedi ki...

galatasaray ın sıkıntısı bu kadar basite alınacak durumda değil, elinde 4-3-3 yada 4-1-4-1 oynayacak kadro yok. ortasaha 3 lüsüne 2 oyuncu uygun olsada(selçuk-melo) hareketli ve yetenekli dribling yapan adam eksiltip oyunu rahatlatacak bi oyuncuya ihtiyaç var, ayrıca hucümdaki 3 lüde veya 4-1-4-1 in kanatlarıdaki oyuncular içeri girip bekleri oyuna sokacak oyuncular değil, gol sayıları da yüksek oyuncular değil, ikiside 4-4-2 in kanat oyuncuları özelliklerine sahip, bu takımın şuanki taktik görüntüsüne göre baros elmander in üstüne fazla yük biniyor bu iki adamın sezon boyunca minimum 50 gol atmaları gerekiyor çünkü kadroda skora destek verecek başka oyuncu yok, galatasaraya kısa vadede en iyi çözüm 4-4-2 gibi duruyor, başka hiçbir sistem bu kadro yapısına uymaz elinde ne hücuma destek verecek bir orta saha oyuncun var ne de kanatların forvete destek verecek ölçüde, bence galatasarayın işi çok zor

Adsız dedi ki...

hocam bence Webo'nun golünde Eboue'nin payi var.Geri gelmeyerek adami bos birakti, ki o ara sol tarafta oynuyordu.Hatta Melo durmayip ceza alanina yaptigi kosuyu devam ettirse belkide topun Webo'ya gelmesini engelleyebilirdi.Melo bile duraksiyor,Holmen önünden geciyor.Sanki 1-0 önde olan, rahat oynayan GS.

Related Posts with Thumbnails