Galatasaray bu sezon başında belki de Türk futbol tarihinin en kariyerli teknik heyetlerinden birini getirdi. Bu tanınırlıkta bazı hocalar Türkiye'de görev yaptıysa da bu kadar geniş ve kariyerli teknik heyet elemanları hiçbir zaman olmadı. Yardımcı antrenörü Johan Neeskens'ten kondisyonerlere kadar gerçekten rüya gibi bir ekip. Yalnız bu ekibin öyle bir elemanı var ki insan takılmadan edemiyor, o da Rijkaard'ın yeni tercümanı Mert Çetin.
Aslına bakarsanız tercüman problemi Galatasaray için hiç de yeni bir sorun değil. Özellikle Fatih Terim'in Fiorentina'ya gidişi sonrası çalışılan tüm yabancı antrenörlerin tercümanlarında bir problem vardı. Hele Gheorghe Hagi'nin bir tercümanı vardı, (ki hala Türkiye'ye geldiğinde tercümanlığını yapar.) onun söylediklerini bir kez de Hagi'nin çevirmesi gerekiyordu. Hagi tercüman kullanmasa muhtemelen derdini daha iyi anlatırdı. Mert Çetin ise bu işi bir seviye ileriye taşımışa benziyor.
Hangi akla hizmet İngilizce tercüman getirildiği ayrı bir muammayken bir de İngilizce çeviri yapma konusunda hiçbir fikri olmadığını düşündüğüm bu arkadaş çıktı başımıza. Basın toplantılarında gerçekten insanı ekran başında çıldırtacak derecede tercüme hataları oluyor. Rijkaard'ın vurguladığı çok kritik bir konu üstünkörü geçilirken tercümanın kendi fikri ve hissiyatını alıyorsunuz daha çok tercümelerde. Rijkaard'ın Lincoln ile ilgili fikrini belirttiği programdaki çevirisi bu konuya net bir örnek. Hocanın söylediğiyle alakasız bir futbolcuya geçirmek nasıl bir fikrin, nasıl bir hissiyatın ürünü?
Garip, hiç bilinmeyen bir dilden de söz etmiyoruz, hemen hemen her okulda asgari düzeyde okutulan, birçoğumuzun okuduğunu anlayacak, kendimizi ifade edecek düzeyde bildiği bir dil bu İngilizce. Tercümanlık okullarından da birçok mezun veriliyor, simultante çevirisi en çok yapılan dilden söz ediyoruz. Daha doğru düzgün İngilizce tercüman bulmaktan aciz bir kulüp müdür Galatasaray? İşin komiği bu arkadaş sanırım futbolla da pek ilgili birisi değil, futbol terimleri hakkında da bilgi eksikliği varmış gibi duruyor. Eğer kısa sürede iyi ve düzgün bir tercüman bulunmazsa Rijkaard söylemediği birçok söz yüzünden manşet olur Fotomaç ve türevlerine, bizden söylemesi...
22 yorum:
tercüman denilince hagi'nin tercümanını ve bizim kaç dil bildiğini bilmediğim samet'i tek geçerim:)
hagi'nin tercümanu bu işin zirvesidir.
değişik yerlerde belirttim neden ingilizce derdini anlattığıyla ilgili sorular üzerine; rijkaard barcelona döneminde de en azından basınla ingilizce iletişim kurmuş. barcelona kariyerinin başında futbolcularla da böyle olduğunu tahmin ediyorum.
rijkaard kendini rahat hissetmese flemenkçe bilen bir tercüman bulunabilirdi.
mert çetin tecrübeli bir isim gibi gözüküyor ispanyolca bilmesi de önemli kondisyonerler ve neeskens ile bu yolla konuşuyor.
antremanları ve röportajları izleyince tabii eleştirilere katılıyorum ama biraz sert yaklaşıldığını da düşünüyorum olaya. rijkaard ingilizce derdini ifade edemiyor diyenler oluyor özellikle onlara bu yazdıklarımın, büyük kısmı.
mert çetin esneklik açısından (ispanyolca-ingilizce-türkçe) takımda kalmalı ama birebir tercüme için rijkaard' flemenkçe bilen bir tercüman bulunabilir.
Uğur abi çok doğru. Bu konuyu daha önce burada dillendirmiştik ;
http://armaninpesindeyiz.blogspot.com/2009/07/tercuman-meselesi.html
ne kadar çok yayılırsa o kadar iyi. yoksa seneye Rijkaardın değil mertin takımını izleriz
bahsedilen tercüman yanlış hatırlamıyorsam flemenkçe de biliyor. gstv'de sezon başında teknik kadroyla yapılan röpörtajlarda da bu genç vardı, kimse de ingilizce konuşmuyordu.
Sen yönetim olarak dünyanın tanınmış hocalarından birini getirip yanına galatasaraya yakışmayan tercüman bozuntusunu koyarsan bütün emekleri çöpe atmış olursun bu eleman hem berbat tercümesiyle,hem kendi kafasından uydurduğu saçmasapan yorumlarıyla hem de duruşuyla bize yakışmıyor kesinle değişmesi,adam gibi birinin getirilmesi lazım ben bunu bizim aramıza girmiş ajan olarak görüyorum bülent korkmazın bize yaptığı son kötülüktür bu
2006 yılından beri TFF'nin bütün İngilizce-Türkçe yazılı/sözlü çevirilerini yapmış ve futboldan da anlayan biri olarak bu çocuğa üzülüyorum...Torpille gelen adamdan da fazlası beklenmez gerçi...Kriter eğer 2-3 tane adam gibi tercüman almak yerine (1'i İngilizce, 1'i Fransızca, 1'i İsveççe'de gerçekten uzmanlaşmış ve futbolu bilen mesela) her dili çat pat konuşan gencin birini bulup koyalım olursa olacağı bu..
Yazık ki bu ülkede Mütercim-Tercümanlık diye bir bölüm var üniversitelerde ve YDS'den derece yapmazsan içeri adımını atamıyorsun!!!
Kesinlikle haklısınız. "Tercüman" arkadaş, bazen kendi yorumunu katmayı o kadar abartıyor ki, jest ve mimiklerinden asıl teknik direktörün o olduğu izlenimine kapılabiliyorsunuz.
Başarı ve başarısızlıkta iletişimin ne kadar öenmli bir faktör olduğu tartışılamaz. Hem takım içi iletişimin hem de takımın basınla iletişiminin belki de en önemli ögesi olan çevirmenin bu kadar profesyonellikten uzak ve ciddiyetsiz olması er ya da geç takıma zarar verecektir. Özellikle de başarı potansiyeli olan bir insanın etrafında akbabalar gibi tur atan gazetecilerimiz oldukça.
Bu konuya yönetimin dikkatini çekmek için yapılabilecek en mantıklı şey, kulübün internet sitesinden şikayetimizi iletmek olacaktır. Durumun önemini anlayan ve bir şeyler yapılması gerektiğini düşünen Galatasaray taraftarlarının aşağıdaki adresten görüşlerini yönetime bildirmesi kesinlikle hayati olacaktır.
http://www.galatasaray.org/bize_ulasin.php
@adsız
ispanyolca konuşuluyordu o röportajlarda.
@öbür adsız
daha öncede belirttim duruşuyla, adamlığıyla yargılayamazsınız kimseyi.
evet hata yapmış bu adam ve yorum katıyor... almanca bilseniz bu ülkede daum'un feldkamp'ın tercümelerini dinleseniz türkiye ayağa kalkardı heralde. ingilizcenin dezavantajı
karakteri, adamlığı ne ara malum oldu teknik taktik bilgiyi rakiplere mi veriyormuş?
işte bu sert yaklaşım çok gereksiz. tanımadığım insanları savunmak zorunda kalıyorum.
ayrıca bu adam daha önceden 4-5 kulüpte tercümanlık yapmış çat pat konuşan genç derken biraz araştırın.
Simultane işi gerçekten zordur ama bu arkadaşın Kaptan'ın tavsiyesiyle geldiği rivayetleride var ama ne kadar doğru bilmiyorum ki böyle bir şey gerçekten varsa vay halimize ! . Ayrıca işin bir de futolcularla iletişim olayı var , o yüzden bu işe acilen bir el atılması şart.
Bu arada Hagi'nin tercümanına yakın bir adam da şuan Daum'un tercümanlığını yapan arkadaş. Ailecek seviyoruz kendisini :)
Tercüman konusunda eksiklik yaşadığımız aşikar.Kesin bir bilgim yok ama bu yeni tercüman büyük ihtimalle yöneticilerden birinin yeğeni, arkadaşının oğlu vs. olabilir.
spooky sen bu adamı savunuyorsan ya akrabasısındır ya da başka takımlısındır normal aklı başında galatasaraylı bunu savunmaz ikincisi duruşuyla bize yakışmıyor diyen bendim evet tipiyle hareketleriyle bize yakışmıyor bu benim fikrim bunu belirtmek için senden izin ya da tekmil mi almam gerekiyor üçüncüsü bu elemanın aldığı para haram çünkü haketmiyor adnan polat lincolnle uğraşacağına biraz da bununla uğraşsın BÖYLE REZALET OLMAZ
spooky sen kimsin de millete nutuk atıyorsun bizim düşüncelerimizi veya eleştirilerimizi yargılamak senin ne haddine cins misin sen nesin haddini bil adamın canını sıkma bu kadar kişi yablış bir tek sen mi doğrusun saçmasapan argümanlarla sivrileşmeyi marifet mi sanıyorsun
Biraz daha sakin arkadaşlar, herkes fikrini adabınca paylaşabilir...
muhabbet çok yanlış yerlere çekilmiş, yine o "adamlık" kısır döngüsüne gelmiş oturmuş..
daha önce kaç kulüpte çalıştığı önemli bir kriter midir, orası tartışılır. mesela hangi kulüpler?
fenerbahçe'de çalışan samet güzel'in en büyük şansının brezilya'da 3 yıl kalmış olması olduğunu ve kaldığı yerin alex, deivid ve edu'nun yetiştiği bölge olduğunu söylemem yeterlidir sanırım. ayrıca, samet'in de çevirilerine yorum kattığı aşikardır, he bu işini iyi yaptığı gerçeğini değiştirmez.
ancak bu arkadaş, hakikaten tamamen kuruyor ve kurdukları üzerinden bir basın toplantısı dönüyor. simultane çeviri yapılan toplantılarda mutlaka ingilizce bilen veya bildiğini zanneden birkaç tip çıkar ve "şuna şunu dediniz, yanlış oldu" diye çevirmeni eleştirir; hatta utanmadan bunu kabine gelip yapanı da var. dilerim aynı durum bu arkadaşın başına bir basın toplantısında gelmez, yoksa rezalet çıkar. dediğim gibi, bu işin en mantıklı çözümü takımda konuşulan dil kadar tercüman çalıştırmak -ama yetkin olmaları koşuluyla- ve gelen tüm yabancılara belli aralıklarla türkçe öğretilmesidir.
son olarak, şu "adamlık" kısır döngüsünden bir kurtulsak ?
ben pek izleme şansı bulamadım canlı olarak ama bu kadar eleştirinin çıkış noktası sanırım 'shame' kelimesini utanç verici olarak çevirmesi..rijkaard o kelimeyi kullandıktan sonra biraz daha açıyor ve söylemek istediği şeyin 'onla tanışamadım yetenekli bi oyuncu yazık oldu' olduğu anlaşılıyor ama şöle bi durum olabilir..asıl söylemek istediği şeyi 'shame' tercüme edildikten sonra açıklıyorsa yani sadece o cümleyi çevirip sonra yeteneklerinden bahsediyorsa çoccuğa biraz yazık olmuş olabilir çünkü çok da yanlış bi çeviri olmuş olmaz..ama dediğim gibi canlı izlemedim hiç ve olayın tam olarak naıl gerçekleştiğini bilmiorm ve diğer tercümelerinin kalitesi hakkında pek yorum yapamıorm..
ama burdaki sorun bence şu,birçoğumuz az yada çok ingilizce biliyorz ve anlayabiliyoruz..peki yıllarca fransızca italyanca ispanyolca almanca ve portekizce tercümeleri yapılıyor ve bu çocuun tercümelerinden ne kadar iyi olduğu hakkında çok az kişi bilgi sahibidir..mesela fenerli sametin söylenen bir iki cümle üzerine kompozisyon yazdığını hepimiz biliorz ama aralarda neler salladığını bilmiorz..flemenkçe bilen bir tercüman getirilmesi gerek diyosunuz ama en azından şu an rijkaardı kendini ifade edebildiği kadarıyla anlama şansımız var ve flemenkçe tercümanının bize anlatmak istedikleriyle kandırılmamış oluyoruz..bi de böle bakmakta yarar var:))
mert çetin, dershanede tanıştığım bir çocuktu, tek bildiğim iyi bir insan ve koyu bir galatasaray'lı olduğudur. çevirmelerinde de vurgu yapılacak noktaları kaçırdığına katılıyorum.
kaale alır, almaz kendi tercihidir ama blog sahibine yorumları süzgeçten getirmesini tavsiye ediyorum.
Hiç kimsenin karşıt görüş görmeye tahammülü yok ne yani aynı görüştemi olmalıyız.
Bülent gitti hala arkadan sallamalar bülentin gs sevgisinin milyarda biri adamlarda gelmişler her cümlenin içinde kullanıyorlar.
Rijkaard gayet memnun arkadaştan kaldıki yönetimin hepsinin yabancı dilide var sorun olsa son verirler görevine.
Yok adamın takımını izleyecekmişiz.Yok lincolnü gönderen adnan polat bunu niye göndermiyormuş.Lincolne bel bağlayanlar fena çaktığı için hala hırslarını alamamışlar oraya buraya saldırıyorlar.Yoksa bülent beş para etmez adamı çok önceden çözdüğü içinmi bu kuyruk acınız.
@adsız
herhangi birine "karaktersiz" veya "adam değil" demediğim içim rahat sivrileştiğimi de düşünmüyorum. sadece mantıklı ve seviyeli yorum yapıyorum. anlamaya çalışıyorum. senin ne haddine o zaman...
böyle gider, gerek yok
@diğer adsız
akrabası da değilim başka takımlı da değilim arkadaşı da değilim dediğim gibi adama kafadan dalmaya gerek yok.
ayrıca bir daha yorum yapmam rahat takılırsınız burada.
en başta da dedim rijkaard basına ingilizce röportaj vermiş barcelona döneminde. ingilizce tercümandan şikayeti olmamıştır, bu adam aynı zamanda ispanyolca da bildiği için tercih edilmiş.
samet seviyesinde değil ama bence samet istisna. hata yapmış, yapıyor; fazlasıyla yorum katıyor ama biraz da ingilizcenin çoğunluk tarafından bilinmesiyle alakalı bu tepkiler. almanca ne tercümanlar vardı bu ülkede...
emin olunan bir flemenkçe tercümanı getirirsin kapanır bu konu.
Bir işi tam yapsalar şaşarım zaten.
bu konu benimde dikkatimi çekmişti sözlükte de belirttim.
http://www.rerererarara.net/sozluk.php?process=eid&eid=149322
maalesef çok kötü bir çevirmen , benim isteğim biraz ütopik olucak ama rijkaard'ın tercüman kullanmaması yönünde olucak.keşke ingilizce bilmeyen oyuncular ingilizce öğrense.
bence abartıyorsunuz...
Yorum Gönder