Galatasaray-Liverpool Maçından Kalan 5 Şey
Fatih Terim: 17 mayıs 2000 sonrası hem Türk futbolunda, hem Galatasaray'da olumlu olduğu kadar olumsuz anlamda da çok şey değişti. Bu başarının mimarlarından Fatih Terim de bu değişimden nasibini aldı elbette ve birçokları bunun olumsuz yönde olduğunu düşünür. Haklılık payı da yok değildi lakin Fatih hoca o şişkin ego yerine onu başarıya götüren hırsına tekrar kavuşmuş, bir de bunun yanına belki de başarısız deneyimlerin getirdiği dinginliği de katmış. Bunların da dışında 2011 Galatasarayı başarı kültürü erozyona uğramış, bu yola giden bilgisini de yükselen ekonomik güçle ters orantılı olarak kaybetmiş bir takım. Bugün Galatasaray'a kim olduğunu hatırlatabilecek ağırlığa sahip tek isim de o. Galatasaray yönetimi çok başlı bir canavar misali hem birbirine, hem de etrafına saldırıyor, bunun vereceği zararları tartacak kadar güveni dahi birbirlerine duymuyorlar. Terim bu dengeyi sağlayabilecek tek unsur Galatasaray'daki. Bu yüzden doğrularıyla, yanlışlarıyla taraftarın onu kabul etmesi Galatasaray'ın geleceği adına çok ama çok mühim. 52 bin kişilik o stadyum "İmparator" diye inledikçe Fatih hocanın da eli güçlü olacak. Bunu dün stadyumda olan herkes hissetti.
4-3-2-1: Galatasaray'ın çift forvetli, eski usül bir 4-4-2 oynayacağı düşünülüyordu ancak hem Inter, hem de Liverpool maçları bu söylemleri bir anlamda taca çıkardı. Benim Fatih hocanın gelişinden beri yazdığım "Euro 2008 4-3-3'ü" beklentimin bir Galatasaray versiyonunu bu maçlarda sahada gördük. Dörtlü savunmanın önünde üçlü bir merkez orta saha, derinde Felipe Melo, önlerinde ise oyun kurucu Selçuk İnan. Selçuk'u ikileyen oyuncu ise Sabri Sarıoğlu. Sağ ve sol kanatlar forvete destek verirken ileri uçta kadronun belki de tek gerçek 9 numarası Milan Baros var. Şu takımdan çıkabilecek en başarılı ve trend futbola uygun model. Şu kadrodan ve düzenden şikayet edilebilecek tek şey bazı oyuncuların kalitesi ve kötü alışkanlıkları. Bunların toplamının yarattığı savunma hattı sıkıntısı ise hâlâ masada. Bunu transferle çözmekten başka çare yok.
Orta Saha Her Şeydir: Blogda bazen tekrara girmek kaçınılmaz oluyor, bu da o anlardan biri ama futbol konuşuyorsak benim için saha içinde ilk prensip bu: Orta sahası kuvvetli olan oyuna hükmeder ve kazanır. Üç merkez oyuncuda bir vasat oyuncu belki takımı bir kademe aşağı çeker ama zirve takım kimliğine halel getirmez ancak Galatasaray, artık saymaktan bıktığım seneler boyunca orta sahayı hep kotarılmış bölge olarak gördü ve vasat oyuncularla doldurdu. Mehmet Topal'ın kariyer zirvesi yaptığı yıldan bu yana Galatasaray şampiyonluk göremiyor ve bu tesadüf değil. Selçuk İnan, Felipe Melo... Dün bu iki oyuncuyu izleyince ve bu oyuncuların takımda çehreyi ne kadar değiştirdiği görünce bunu bir kez daha anladım. Allah bu iki oyuncuyu da sakatlıktan, kart cezasından ve beladan korusun. Amin!
The champions!: Galatasaray taraftarının Şampiyonlar Ligi tema müziğini duyup iliklerinde hissetmediği zaman 5 seneyi geçti. Sezon sonunda bu hasret 6 sene olacak. İçeride bir Liverpool maçı oynamak bu açıdan büyük bir anlam taşıyordu ve benim gibi takımın altın çağında büyümüş insanlara bu takımın gerçek kültürünün ne olduğunu tekrar hatırlatıyor. Şu takımı Şampiyonlar Ligi'nde izlemek gibisi yok. Orta yuvarlakta sallanan sekiz yıldızlı logo, ki o yıldızlardan biri ilk Şampiyonlar Ligi'ne katılan ekiplerden biri olan Galatasaray'ı temsil eder, kulaklarda ise "The Champions!" diye bağıran o güzel ses. Özledik!
Andy Carroll: Yok böyle bir fizik... Kaan Kural LeBron James için der Homo Sapiens 1.1 diye, bu da aynı familyadan. Boyu, vücudu, kalıbı, tam bir azman herif. Önümde ısınırken attığı şutlar zaman zaman futbola ihanet gibi gelse de bu adam iyi futbolcu. Umarım şu cüsseden yeni nesil bir Emile Heskey yerine büyük bir golcü çıkar...
15 yorum:
6. "Zaten yabancılarının yaş ortalaması şişkin olan bir takıma üst düzey futbol hayatı iki yıldan fazla olmayan, yetersiz ve pahalı bir savunmacının alınıyor olmasını geçtim, bu adam Servet'in kopyası yahu! " dün geceki pek kopya gibi durmuyordu ama :))
Tabii tabii, onu da yazmak gerekliydi. Tomas Ujfalusi beklentilerimin çok ötesinde, hatta şu hali nokta transfer görüntüsü çiziyor. Feci halde yanıldığıma mutluyum ki bunu da yazının sonuna eklemiştim :))
Bir Ujfalusi yazısı da yazarım canım, gocunmayız yanılmaktan...
Galatasaray Şampiyonlar Ligine bu ligin ilk sezonunda katılmadı 1993-94'de 3. sezonunda katıldı.
Kucuk bir hatirlatma yapmak istiyorum.
Ilk Sampiyonlar ligi 1992-93 sezonunda yapildi. Kupayi Milan'in yenen Marsilya aldi.
Galatasaray'in Sampiyonlar Ligi'nde boy gosterdigi ilk sene 93-94 sezonu. Tarihi ManU zaferiyle birlikte gruplara kalmayi haketmistik.
Logodaki 8 yildiz neyi temsil ediyor bilmiyorum. Ancak yoklugundan dolayi Galatasaray'i temsil etmiyor diye dusunuyorum.
Arkadaşlar, ilk sezon formatın denenmesi olarak geçmişti. Resmi olarak Şampiyonlar Ligi'nin ilk sezonu Galatasaray'ın da ManU'yu elediği 1993/94 sezonu. Şampiyonlar Ligi orjnial lansmanına bakarsanız da sekiz yıldızın ilk katılan takımları temsilen o ülkelerden yükseldiğini görebilirsiniz. Bu işi araştırmıştım bir süre, o sebeple onu yazdım. Marsilyalı sezon ayrı kabul ediliyor benim bildiğim...
http://youtu.be/Vb3WN-wJDXs
8 yıldızı gösteriyor.
http://wiki.answers.com/Q/Why_are_there_8_stars_on_uefa_champions_league_logo
Bu da ilgili bir cevap olabilir : )
Şu Ulfalusi yi de görünce şu takıma Semih le Emre Çolak oynasa yeter diyicem ama bence bir stoper bir orta saha lazım böyle 2 futbolcu alınıp transfer kapatılsa süper olucak gerçi Ulfa yı görünce sol yanımda bi boşlu hissettim anladınız siz onu:D
Bi yorum bıraktım ama şunu söylemeyi unuttum İnter maçındada Liverpool maçındada Arda ortalarda yoktu buna rağmen iyi iş çıkardık, ardanın fark yarattığı bir ortamda çok daha ii olabiliriz ayrıca arda da anlamadığım artık ona top atıcak oyuncular olmasına rağmen servetin yanında oynama niyetinde olması. Bok var gibi çok fazla geri geliyo Milli takımdaki ardanın daha ii olması önda kalmasından kaynaklanıyo.Kazım ın yükselişini atlamayalım bu çocuk boğa gibi olabiliyo bazen. Melooo...
carroll cok tıraş topçu, tahta gibi ayagı. newcastle'daki cocukluk zamanlarını bilirim, topçu olduguna hiç bi zaman inanmadım. sen toptan anlamıyon olum :)
mıkı
O 5 seyin birincisini ben sezon basladiginda gorecegim...Bu sezon ligde Fenerbahce olmazsa zaten saglikli yorum yapma sansi olmaz...Mac sonu yaptigi aciklamalar boyle gelmis boyle gider lafini kanitidir. Bu adamin degisecegi falan yok...Ayni ego, ayni siskinlik ayni bu daglari ben yarattim havasi
lig basladiginda goruruz bu 5 seyi (carroll dahil), yoksa bu hazirlik maclarinin cok fikir verecegini sanmiyorum...
Liverpool maçı sonucunda, eskiye oranla daha derli toplu hücum yaptığımız ama yine aynı defans mallıklarına devam ettiğimiz görülüyor.Ujfalusi bu şekilde devam ederse çok iyi olur.Fatih Terim Eboue transfer edilirse Ujfalusi ile ikisini dönüşümlü olarak stoper ve sağ bek oynatabilir.Sol bek çok tehlikeli bir bölge Hakan Balta ve Çağlar ile o iş yürümez.Stoperde Gökhan Zan oynacağına Semih Kaya oynasın stoper görürüz.BJK küme düşerse onlardan İbrahim Toraman'ı kaparsak çok iyi olur :) Tabii bu işin şakası, suçsuz ise kimse düşmesin..
Arda Turan, Selçuk'un gelişiyle birlikte oyunu yönlendirme görevinide bıraktı, lazım değil zaten sol kanatta yardırsın o.Ama sakatlık korkusu tam olarak geçmemiş gibi ve fiziki açıdan kötü durumda, toparlanır inşallah..
BAM üçlüsünden sonra orta sahamız çağ atladı, Melo bence çok kaliteli bir futbolcu defansif oyuncularda pek bulunmayan asist özelliği var pasları çok etkili.Selçuk İnan, gelecek yıllarda kazanılacak birçok başarının başrolünde olacak, çok önemli bir isim.Sabri'ye bakıyorum, koşuyor ediyor tamam da, yetersiz be abicim, yerine daha efektif bir adam alınmalı.Alınmazsada Culio veya Yekta oynamalı..
Forvete gelince Baros tam olarak form tutmuş değil, Elmander ise yararlı olacak ama çok skorer bir isim değil.Bence Stancu gönderilip sağlam bir forvet alınmalı, Fred olabilir..
Kaleciler ise Taffarel'in gelişiyle level atlamış gibi.Taffarel'in Muslera'yı ne hale sokacağını çok merak ediyorum :)
Bence takım iyiye gidiyor ama eksikler var, defans gerçekten çok kötü takviye yapılmalı..
Sampiyonlar ligine ilk katilan takimlardan biri Spartak Moskova ydi. Ilk macla - son maci oynamistik. Son mac, dakika 86 ve Cihan turnuvadaki tek golumuz atmisti. Gecmis zaman, anilara daldim simdi :) Neyse, Moskova dan yukselen yildiz yok, o yuzden 8 yildiz ilk katilan 8 takimi temsil etmiyor gibi. Ama hakketen neyi temsil ediyor , kim karar vermis? Senez Erzik mi cizmis bunlari :)
maçı izlemedim ama izleyen arkadaşlarımın yaptığı yorumlardan sabriye verilen görev hücuma katkı vermek olduğu kadar sağ kanadı çok etkin kullanmak isteyen fatih terim buradaki kademeyi sabriye vermiş durumda. Sabri eğer kademe öncelikli oyun oynayacaksa sabriden beklentiler çok pres ,boşlukları doldurması ,bolbol kademe yapması ve eğer olursada arada hücuma destek vermesi. sanki kademe öncelikli gibi geldi bana.
Benim anlamadığım beklenti nedir Fatih Terim'den alçakgönüllü herkesin çocuğuna örnek gösterip bak yavrum müstesna insan diye rol model alacağı birisi mi yoksa Galatasaray'ı başarılı kılması mı?Fatih Terim bu toprakların en başarılı klup takımının hocası idi, o takımın nüvesinden teşkil eden milli takım dünya 3.sü oldu.Ve insanlar umutla bunun tekrar edebileceğini umuyorlar.Çok ekstrem örnekler olacak ama neden hala Balotelli büyük kluplerde şans buluyor, neden Cruyff Barcelona'nın fahri danışmanı, neden Inter Mourinho'nun arkasından hala hoca bulamadı?Peki ya Ibrahimoviç?Bu camialar bu kadar mı egoya tapıyorlar?Yada bu insanları yanlış mı tanıdık çok mu munis ve basın toplantılarında alçakgönüllüler?Bırakalım onun egosunun şişkinliği ile ailesi arkadaşları uğraşsın, sempatik alçakgönüllü olmasın da Galatasaray yine Şampiyonlar Liginde oynasın.
evet evet o ortadaki en büyük olan yıldızdır bence GALATASARAY
Yorum Gönder