
Neyse, anlayacağınız gibi Galatasaray son 10 yıldaki en iyi 5 devre arası transferini belirleyelim dedim. Ülkenin futbol karakteri, daha doğrusu genel karakteri gereği her iş son anda görüldüğünden devre arası transfer dönemleri de şampiyonlukların alınıp verildiği de oluyor. Premier Lig'de, La Liga'da bu tip durumları görmek çok daha zordur ama bizim önümüzde net olarak Ernst ve Nobre duruyor. Galatasaray ise bu konuda biraz daha sakin kalan, transferlerini genelde yaz transfer döneminde halleden taraf konumunda. "Şampiyonluk getiren hamle" yapmak için genelde iç piyasadan oyuncu bakıldığından büyük bütçeler hazırlamak gerekiyor. Galatasaray'ın son 10 yılda finansal açıdan rahat bir dönem geçirdiğini söylemek kolay değil, zaten son yapılan devre arası transferi de 400 bin TL'ye alınan Emre Güngör'dü. Bu sene bu politikada değişiklik olup olmayacağını göreceğiz.
Son 10 sezona baktığımızda hem yarattığı sansasyonla, hem de oyun kalitesiyle Galatasaraylılarda en derin izi bırakın isim Franck Ribery olsa gerek. Nicolas Anelka'yla aynı gün Türkiye'ye gelişinden gösterdiği inanılmaz beceriye, bonservisi alındıktan 15 gün sonra Marsilya'yla sözleşme imzaladığı haberlerine kadar her şeyiyle çok konuşuldu. Galatasaray tarihinin en büyük skandalıdır Ribery'nin kaçısı benim gözümde, o günlerdeki durumumuzu düşünüyorum da aklımızı oynatmadığımıza şükretmek lazım. Hala gelmeyen 10 milyon euro'yu ise merakla bekliyoruz tabii!
Franck Ribery ile aynı tra

Ribery ve Kabze'nin yeri ayrı belki ama Galatasaray'ın şampiyonluk yoluna doğrudan katkı varmış en önemli devre arası transferi Ocak 2008'de transfer olan Emre Güngör'dür. Song'un Afrika Kupası'na gidecek olması sebebiyle rotasyona derinlik katması için Ankaragücü'nden transfer edilen Emre, o sezon oluşan yerli iskeletin en önemli parçalarından biri olmuştu. Kulübüyle yaşadığı sorunlar sebebiyle oldukça uygun bir fiyata geldiğini de unutmayalım. Hoş, 1.5 sezondur kayıpları oynaması, girdiği her maçta tekrar sakatlanıp kenara gelmesi kendi performansıyla kazandığı o müthiş krediyi büyük ölçüde eritmiş durumda, kendisini bir an önce toparlasa iyi eder yoksa şu haliyle profesyonel futbolda var olması gittikçe zorlaşıyor.
Toplamda gösterişli bir performans ortaya koymasa da bu listede olmaya hak eden bir diğer oyuncu Radu Niculescu. İstatistik kağıdına bakarsanız etkileyici rakamlar yazmıyordur, zaten geldiğinden 6 ay sonra da Galatasaray'dan ayrılmıştır ama 2002 şampiyonluğunu getiren maçlardan biri olan Samsunspor deplasmanında son dakikalarda attığı gol unutulmazlar arasındadır. Ayrıca kısacık Galatasaray kariyerine bir de Liverpool golü sıkıştırdığını unutmamak lazım. Benim de en üzüldüğüm Avrupa maceralarından biridir o Şampiyonlar Ligi grubu, neyse. En son Çin'de falan oynuyordu, futbolu bırakmıştır muhtemelen. Ne oldu, bir araştırmak lazım.
Ödenen bonservis bedelinin yüksekliği, Fatih Terim'in gazıyla yeni Hakan Şükür olması beklentisi, biraz da düz mizaha uygun ismi sebebiyle alay konusu olarak hatırlanan Ali Lukunku'yu da son olarak eklemek isterim ben. Tamam, son vuruş beceriksizliği had safhadaydı, Fenerbahçe maçında kaçırdığı golü de hiçbir Galatasaraylı unutmamıştır ama bu adam öyle ya da böyle 5 gol atmıştı ve son haftalara doğru iyi de form grafiği yakalamıştı. Adanaspor maçındaki sayılmayan golünü de atlamamak lazım. Eğer o sene Beşiktaş'ın efsanevi performansı olmasa belki de devre arası gelip en iyi katkı vermiş oyunculardan biri olarak anılabilirdi, olmadı. Çok da para verilmişti zaten, ben de pek sevmem ama hakkının fazla yendiğini düşünürüm hep. Benim listem Lukunku'yla tamamlanıyor, sizin listeniz nasıl olurdu diye sorup yazıyı bağlayalım...